Ana içeriğe atla

Müslüman Rahibe


Müslüman Rahibe olarak anılan Betül Avcı Vatikan'da yaşadıklarını anlattı. Avcı, dinlerarası diyalogun ne demek olduğunu nasıl yapılması gerektiğine açıklık getirdi.

 Avcı "Müslüman olduğumu öğrenince "Suora Musulmana" (Müslüman Rahibe) payesini verdiler. Rahibelerle daha sonra bir espri konusu oldu." dedi.
İşte o röportajdan satır başları...

- Eğitim bursunun yanı sıra size ne tür kolaylıklar sağlandı?
İlk gideceğim zaman, daha sonra üç buçuk yıl boyunca kaldığım yurt önerildi: The Lay Centre at Foyer Unitas. Burası, Roma'daki Papalık okullarında lisansüstü eğitim görmek için gelen dindar Katolik genç kadın ve erkeklerin kaldığı bir yurt. Gana, Ruanda, Amerika, Avusturya, Slovenya, Makedonya, Polonya'dan arkadaşlar vardı. Müdiresi Donna Orsuto, Gregoriana'da öğretim üyesi bir profesör.
Donna'nın bana gösterdiği yakın ilgiyi, sağladığı kolaylıkları yeterince anlatamam. Örneğin, ben ve arkadaşım Lejla için düzenlediği Kurban Bayramı yemeği, Assisi gezimizde benim rahat namaz kılmam için ayarladığı lüks otelin salonu Vatikan Dinlerarası Diyalog Kurumu eski başkanı Monsenyör Michael Fitzgerald'a doktoraya başvurmak istediğimi söylediğimde birkaç kuruma adıma burs başvurusu yapmıştı. Bu süre içinde üniversite'deki danışmanım, ayni zamanda Cizvit bir rahip olan Prof. Daniel Madigan sadece akademik alanda değil, maddi ve manevi anlamda beni kollayan bir dost oldu.
"Müslüman rahibe"
- Rahibe ve rahiplerin Müslüman bir öğrenciye bakışları nasıl oldu?
Çok saygılı ve sevecen davrandılar.
Beni Hıristiyan zanneden rahipler ve rahibeler çok oldu. Çünkü Kamboçya'dan ve Hindistan'dan gelen çok rahibe vardı. Ama bir Müslüman'ın gelip burada eğitim almak istediğini herhalde kimse düşünemedi. Onlar ilk başta beni kendi ülkesinin geleneklerine göre giyinen bir rahibe sandılar.
Müslüman olduğumu öğrenince "Suora Musulmana" (Müslüman Rahibe) payesini verdiler. Rahibelerle daha sonra bir espri konusu oldu.
- Yabancılık hissettiniz mi?

En çok yabancılık hissettiğim kişiler oraya gelen ya da orada olan Türk bürokratlardı. Örneğin, Ankara'dan bir üniversitenin rektörü Gregoriana'da bir toplantıya davet edilmişti. Adamın benim Türkiye'den gelen bir öğrenci olduğumu öğrendiğinde sorduğu iki veciz soru: "Nerelisin?" "Baban ne iş yapıyor?" Yine bir toplantıda Vatikan Elçilik görevlisi bir Türk beni ve diğer başörtülü iki arkadaşımı görünce "Aa, siz Müslüman mısınız, ben sizi kıyafetinizden dolayı Süryani falan sanmıştım" demişti. Oradaki insanların bizlere alıştığını bizleri sevdiğini gördük ama bizimkilerin garipliklerine şahit olduk.
- Dinlerarası diyalog nasıl olmalı?

Herkes kendi inancında samimi ve bilinçli olduğu takdirde dinlerarası diyalogdan bir zarar gelmez. Farklı din mensuplarının birbirlerini ilmi ve tecrübi yönden tanıması şeklinde olmalı. Yurtta iki yıl beraber kaldığım, teoloji konusunda tartıştığımız, hüzünlerimizi, sevinçlerimizi paylaştığımız, birbirimizi ibadet ederken gözlemlediğimiz, şu an öğretim elemanı olan bir arkadaş şöyle bir itirafta bulunmuştu: "Betül, seni tanımasaydım Müslümanlar'ın manevi hiçbir özellikleri olmadığını düşünmeye ne yazık ki devam edecektim!" Teolojik plüralizm üzerine kurulu, inançlar arasındaki benzer yönleri öne çıkarıp farklılıkları ikinci plana iten toplu-ibadet tarzı girişimleri tasvip etmiyorum.
- Gördüğünüz eğitimin inancınız üzerinde etkisi oldu mu?

Örneğin konuşurken "Allah" ifadesi yerine "Tanrı" kelimesini kullanıyor olmanız etkilendiğinizin bir belirtisi mi? Şunu rahatlıkla ifade edebilirim: Ben bilinçli ve idealist bir anne ve baba tarafından eğitildim. İtikat anlamında bilinçli olduğumu düşünüyorum. Onların inanışları beni etkilemedi. Tam aksine inancım daha sağlam ve kuvvetli oldu. Tanrı ifadesini kullanmaya gelince; dua ederken Allah'ım derim, Tanrı'm demem. Sohbet sırasında "Tanrı" ifadesini kullanmam akademik ve objektif olmak kaygımdan kaynaklanıyor. Çünkü Hıristiyan inancına göre Allah'ın birliği farklıdır. Onlar "Tanrı" dediklerinde bizim dediğimiz "Allah'ı" anlamıyorlar ve algılamıyorlar. Tanrıyı jenerik bir terim olarak kullanıyorum.
- Kesintisiz 24 yıllık eğitiminiz var. Vatikan'daki eğitim size ne kazandırdı?

Gidiş amacım öğrenmekti. Sorularım vardı. Bu sorularıma daha fazla bilgi ve bilimle cevap bulacağıma inanıyorum. Sorularıma orada cevap bulacağım düşüncesiyle gittim. Sorularımın cevaplarını buldum. Kafamda yeni sorular oluştu. Değiştim, büyüdüm, olgunlaştım. Artık Türkiye ve dünyaya daha faklı bir gözle bakıyorum. Bulunduğum ortam, Katolik dünyanın kalbi olarak sadece eğitim değil, bir dünya minyatürü olarak çok zengin bir kültürel ortam sağladı. Örneğin, sınıfta yan yana oturduğunuz Vietnamlı bir rahiple ya da Hintli bir rahibeyle çok samimi dostluklar kurabildim. Lübnan'da, Kore'de, adını bile duymadığınız yerlerdeki insanlar neler yaşıyor, neler hissediyor, bunları öğrenebiliyorsunuz. Ama bence en önemlisi, akidesini (örneğin Hıristiyanlık'taki Teslis ve Tanrı anlayışı) bir Müslüman olarak paylaşmadığınız bir insanla çok derin manevi tecrübeler yaşayabiliyorsunuz. Aynı yurtta kaldığımız bir arkadaş Roma'da bir manastır hayatına katılmaya karar verdi. Burası ilhamını St. Augustinius'tan alan, ibadet ve tefekkür yönleri ön planda olan, mensuplarının sürekli manastır içinde yaşadığı bir yer. Yani benim savunduğum "halvet der encümen" anlayışına tamamen zıt bir tarz. Arkadaş manastıra katılma törenine beni de çağırmıştı. Tören esnasında, başrahibe arkadaşı kendi aralarına davet edip boynuna haçlı kolyeyi geçirdiğinde gözyaşlarımı tutamamıştım. Genç bir hanımın hayatının tümünü Tanrı'ya ibadete adama iştiyakı beni çok etkilemişti. Bir başka örnek: Gregoriana'da yemek yenen, ders çalışılıp sohbet edilen bir öğrenci salonu vardı. Okulda, namazlarımı burada kılardım. Bir gün namazımı tam bitirdiğimde arkamdan bir ses Arapça "Allah kabul etsin" dedi. Ben de alışkın olduğum şekilde Arapça "Hepimizinkini" diyerek karşılık verdim. Arkamı döndüğümde Arap bir rahip gülümseyerek bana bakıyordu.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Başbakanın kızı bir günde en fazla erkekle birlikte olma rekorunu kırmış.

Bu bir dünya rekoru! Polonya’da başkanlık sarayının önüne dikilen tahta haç sembolün ateşli savunucuların biri olan AB Parlamentosu’nda görevli Vladimir Kaczanow’un (65) kızı porno yıldızı çıktı. Katolik fanatik Kaczanow, kızının bir porno yıldızı olduğunu bildiğini itiraf etti.  Vladimir Kaczanow, Rusya’nın Smolensk şehrinde meydana gelen uçak kazasında ölen eski Cumhurbaşkanı Leh Kaçinski anısına, Varşova’daki başkanlık sarayı önüne dikilen ve Katolikler için kutsal olan haç figürünün kaldırılmasına karşı çıkıyor. 1 GÜNDE 759 KİŞİYLE BİRLİKTE OLARAK REKOR KIRDI Katolik fanatik Kaczanow’un 32 yaşındaki kızı Marianna Rokita takma adlı Pauline Kaczanow'un, porno filmelerinin vazgeçilmez yüzlerinden biri olduğu ve 1 günde 759 erkekle birlikte olduğu belirtildi. Polonya’nın Sosnowiec bölgesinde lise eğitimini tamamlandıktan sonra Fransa ’ya göç eden Paulina Kaczanow, burada hukuk fakültesini kazandı, ancak genç kızın hedefleri çoktan değişmişti. Fransa’da uzun süre porno ...

Kocasını aldatan kadın öğretmeni kocası google haritalardan yakaladı!

Peru’nun Lima şehrinde bir kadın, sevgilisiyle bir bankta otururken Street View’a yakalandı. Kadının belli belirsiz görünen yüzü, kocasının onu tanımasına engel olamamıştı. Eşinin görüntülerine rastlayan koca, karısını giydiği kıyafetlerden tanıdı.İsmi açıklanmayan kadın, sevgilisiyle birlikte oturduğu bankta görüntülendi. Eşine Street View’da rastlayan koca, görüntülerden sonra karısıyla yüzleşmeye karar verdi. Google’ın 360 derecelik panoramik görüntüleriyle oluşturduğu harita hizmeti Google Street View, Türkiye’deki kullanıcılara sunuldu. Hem web hem de mobil platformlarda kullanıma açılan özellik, web’de Google Haritaların içinde, mobilde ise Street View isminde ayrı bir uygulama olarak yer alıyor.Bu uygulama ile kullanıcılar Türkiye’nin büyük bir bölümünün sokaklarını sanal ortamda yani  sanki ordaymışçasına gezme şansı veriyor.  alıntı Yeniçağ

Kanı temizleyen enfeksiyonlar ile savaşan Kudret Narı faydaları

Kudret narının faydaları Adı gibi kudretli bir bitki olan kudret narı son dönemde popüler hale geldi. Mide hastalıklarından bağırsağa, cilt sorunlarından diyabete pek çok rahatsızlığa iyi gelen kudret narı, içerdiği yoğun C vitamini sayesinde bağışıklığı da güçlendiriyor. Peki kudret narı nedir, kudret narını faydaları nelerdir, kudret narı nasıl tüketilir, kudret narı nerede bulunur?  Yazın meyveleri taze olarak tüketilen kudret narının tohumları kullanılarak kudret narı macunu ve kudret narı yağı da yapılıyor. Kudret narı, içeriğinde bolca vitamin, mineral, lif ve faydalı element bulunduran bir bitki olduğunda pek çok hastalığı önleyici, var olan rahatsızlıkları da tedavi edici şifalı bir bitkidir. Kudret narının besin değerleri 100 gram kudret narı genel olarak 30 kalori, 29 gram karbonhidrat, 3 gram protein, 69 gram yağ, 87 miligram A vitamini, 88 miligram C vitamini içeriyor. Sindirim sisteminin fonksiyonlarını düzenler. Mide, bağırsakla ilgili rahatsızlık...